"Hitler vejeteryandı"... Efsanedir.. Sadece "daha sağlıklı olduğu için" sebze ağırlıklı beslenirmiş. Ama sosisten yav...
Gerilla Taktiği, küçük ve gizli birliklerin gayri nizami harp tekniklerini kullanarak, düzenli bir orduya karşı yürüttükleri yıpratma savaşı taktiği, zayıf kuvvetlerin güçlüye karşı uyguladığı direniş savaşının unsurudur. Gerilla Taktiğini Wellington'dan sonra Savaş sahasına taşıyan ikinci isim Atatürk'tür. Trablusgarp Müdafaa'sında, Trablusgarp Kıyılarına Asker çıkaran İtalyan Birliklerine karşı Derne ve Tobruk'ta gerilla tipi savaş vermiştir. Trablusgarp Kıyılarının topografik ve coğrafi özelliklerini ezberleyerek ve Yerli Halkı kendi tarafına çekerek ve örgütleyerek Gerilla Tipi Savaş'la İtalyanları Derne ve Tobruk'ta yenilgiye uğratmıştır. Bu zaferlere rağmen, Osmanlı hükümeti Uşi antlaşması ile Trablusgarp ve 12 Adaları İtalyanlar'ın inisiyatifine bırakmıştır.
Gerilla Taktiği, küçük ve gizli birliklerin gayri nizami harp tekniklerini kullanarak, düzenli bir orduya karşı yürüttükleri yıpratma sav...
Öldürme amaçlı olmayan çavuş oku çıkardığı sesle askerlere nereye yüklenileceğini göstermek ve düşmanın moralini bozmak amacıyla kullanılır. Okun temreni üzerinde delikler açılmıştır; ve ok fırlatıldığında delikten hızla geçen hava tiz bir ses çıkarır. Bu nedenle çavuş okuna vızlayan ok da denir.
Çin tarih kaynaklarında aktarıldığı üzere çavuş okunun mucidi bizzat Mete Han'dır. MÖ 209'da kendi ordusunu eğitmeye başlayan Mete Han, ıslıklı bir ok yapıp bu oku nereye atarsa, askerlerinin de kendisini takip etmesini istemiştir. Baideng'de Çinlileri kıstıran Hun ordusunda bu oklardan yüzlercesinin bulunduğu düşünülmektedir.
Kaynaklar: Türk Mitolojisi, I.Cilt, Bahaeddin Ögel, 4.baskı, sayfa:8 Hunlar, Gumilev. Bölüm 5 :Islık Çalan Oklar
Öldürme amaçlı olmayan çavuş oku çıkardığı sesle askerlere nereye yüklenileceğini göstermek ve düşmanın moralini bozmak amacıyla kullanıl...
Kâşgarlı Mahmud’un, Divanü Lugati’t-Türk’te tepük sözünü açıklarken verdiği bilgiler çok ilgi çekicidir. Kurşunun eritilip ağırşak biçiminde dökülmesinden sonra yuvarlak biçimdeki bu nesnenin üzeri keçi kılı veya benzeri yumuşak bir şeyle sarılmaktadır. Kâşgarlı Mahmud’a göre oğlan çocukları bu yuvarlak nesneyi ayaklarıyla vurarak, tekmeleyerek bir oyun oynamaktadır. Tepmek “dövmek, vurmak, tekmeleyerek vurmak” anlamındaki fiilden geldiği açık bir biçimde görülen tepük sözünün adı olduğu oyun hakkında Kâşgarlı Mahmud ne yazık ki daha fazla bilgi vermemektedir. Çocukların ayaklarıyla vurarak oynadığı bu oyun hakkında ayrıntılı bilgimiz bulunmasa da Kâşgarlı Mahmud’un verdiği bu kısa bilgiden tepük adlı oyunun futbolun ilk biçimi olduğu ileri sürülebilir.
Kaynak: Şükrü Halûk Akalın Türk Dil Kurumu
Kâşgarlı Mahmud’un, Divanü Lugati’t-Türk’te tepük sözünü açıklarken verdiği bilgiler çok ilgi çekicidir. Kurşunun eritilip ağırşak biçimi...
20 Ekim 1917 tarihli, "Rusya'nın ve Doğu'nun Bütün Müslüman Emekçilerine" başlıklı bildiride şu cümleler geçer : Tahtından indirilmiş Çar'ın imzaladığı ve devrik Kerenski hükümetinin onayladığı, İstanbul'un ele geçirilmesine ait gizli antlaşmanın yırtılarak yok edildiğini bildiririz.
Rusya Cumhuriyeti ve Hükümeti, Halk Komiserleri Konseyi, başkalarına ait olan toprakların gasp edilmesinin şiddetle karşısındadır. İstanbul, Müslüman Türklerin elinde kalmalıdır. (...) Türkiye'nin parçalanmasına ve Ermenistan'ın 'elinden alınmasına' dair antlaşmanın da yırtılarak yok edildiğini bildiririz.." Rus Devrimi'nin hemen arkasından, 9 Kasım 1917'de, Sovyet Rusya bir açıklama yaparak gizli diplomasiyi kaldırdığını açıklar, bununla da kalmaz, Osmanlı'yı parçalamak üzere yapılmış olan, yazının başındaki gibi gizli anlaşmaları dünya kamuoyu önünde teşhir eder.. Bolşevik Devrimi, tam da Türkiye'nin en ihtiyacı olduğu zamanda gerçekleşmiştir denebilir. Böylece Türkiye, Doğu Cephesi'nde düşmanı olan Çarlık ordusundan kurtulduğu gibi, onun yerine gelen Sovyet iktidarı sayesinde dost bir devletle komşu olmuştur.. 3 Mart 1918'de Sovyetler Birliği artık son yıllarını yaşamakta olan Osmanlı Devleti ile Brest-Litovsk barışını imzalar. Bu antlaşmaya göre Sovyet Hükmeti Çarlık döneminde işgal edilen Türk topraklarından en geç iki ay içerisinde çekileceğini ilan eder. Bolşeviklerin elinden yakasını kurtaran generaller, amiraller, soylular, burjuvalar ise İstanbul'a kapağı atacak, pek çok Rus seçkini Mütareke dönemi İstanbul'una sığınacaktır..
(EMİNE UŞAKLIGİL, "Benim Cumhuriyet'im")
20 Ekim 1917 tarihli, "Rusya'nın ve Doğu'nun Bütün Müslüman Emekçilerine" başlıklı bildiride şu cümleler geçer : Tahtı...